Sahaflar için en önemli kıymetli eser kaynağı hurda kağıtlar
İstanbul’un önde gelen sahaflarından Bahtiyar İstekli, 33 yıldır sürdürdüğü mesleğinde en çok malzemeyi hurdacılarda bulduğunu belirterek, “Hurdacı ve antikacılardan aldığımız malzemeler içinde sahaflar olarak keşif yapıyoruz.” dedi.
Üsküdar’daki dükkanında eskimeye yüz tutan sahaflığı ilk günkü coşkusuyla sürdüren Bahtiyar İstekli, mesleğinin inceliklerini ve geleceğini AA muhabirine anlattı.
Sahaflığın bilinçli bir tercihi olmadığını ifade eden İstekli, çocukluk yılarından itibaren kitaplara ilgisinin olduğunu, boş vakitlerinin büyük bölümünü kütüphanelerde geçirdiğini anlattı.
Üniversite okumak için 1980’lerin ikinci yarısında İstanbul’a geldiğinde ilk tanıdığı mekanların başında, Galatasaray ve Beyazıt’taki sahaflar çarşısı olduğunu belirten İstekli, “Öğrenci olduğum için ucuza kitap alabilmek amacıyla sahaflara gidiyordum. Öğrencilik yıllarında kaldığım yurdun yanında bir hurda deposu vardı. O depoya çok sayıda eski kitaplar gelirdi. İki arkadaşımla oradan kitapları ucuza alıp sahaflara satmaya başladık. Böylece mesleğe ilk adımı atmış oldum.” diye konuştu.
“Sahafın işine merakı olması, edebiyatı, siyasi tarihi bilmesi lazım”
Bahtiyar İstekli, bir süre Taksim, Beyazıt ve Kadıköy’de tezgahta kitap satmaya devam ettiğini, daha sonra bir sahaf dükkanı açtığını söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşimi, sevdiğim konularla uğraşmak olarak görüyorum, hiç bir zaman iş mantığıyla yapmadım. Sahaf bir arkeolog gibidir. Harf değişikliği nedeniyle eski metinler günümüzde çok anlaşılamıyor. Burada devreye sahaf girerek bir arkeolog gibi önce bulduğu malzemeyi teşhis ediyor. Bir sahafın öncelikle Osmanlıca bilmesi gerekiyor. Tarihi bir önemi var mı, kimin işine yarar? Bunları bilmesi lazım. Eski eserlerin tamire ihtiyacı varsa bunları yapacaksın. Tadilat sahafın üstesinden kalkamayacağı boyuttaysa eser profesyonel restoratöre gönderilir. Sahaflık klasik esnaflık gibi bir şeyi alıp-satmanın ötesine geçen bir meşguliyet. Sahafın işine merakı olması, edebiyatı, siyasi tarihi bilmesi lazım.”
İstekli, kitap dışında, anı defterleri, fotoğraflar, resmi ya da gayriresmi yazışmaları da topladığını dile getirerek, “Bunların hepsi biriciktir, tek nüshadır, başka kopyaları yoktur. O yazışmalardaki bilgi tarihte bilinen bir gerçeğe farklı bir bakış açısı getirebilir. Sahaf olarak buna teşhis koyabilmek çok önemlidir.” şeklinde konuştu.
“Sahaflığın, koleksiyonerlik ve antika anlamında devam edeceğini düşünüyorum”
Bahtiyar İstekli, al-sat dışında sahaflığı kültürel bir faaliyet olarak gördüğüne vurgu yaparak, “Sahafların en çok malzeme kaynağı mahallelerdeki hurdacılardır. Hurdacı ve antikacılardan aldığımız malzemeler içinde sahaflar olarak keşif yapıyoruz. Bu anlamda sahaf, arkeoloğa çok benziyor. Eski kağıtların, kitapların, belgelerin arasından insanların bilmediği, önemine varmadığı şeyleri keşfedip çıkarıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Sahaflık mesleğinin geleceğine de vurgu yapan İstekli, her şeyin dijital ortama geçirilmesinin kağıdın sonu gibi görünse de mesleğinin geleceği anlamında umutsuz olmadığını söyledi.
İstekli, kitap üretimi sona erse bile şimdiye kadar üretilen kitapların her zaman bir koleksiyon değeri olacağına işaret ederek, “Sahaflığın, kitapçılık anlamında değil de koleksiyonerlik ve antika anlamında devam edeceğini düşünüyorum. Mesela 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlıca yazılmış mektupları topluyorum. Piyasada bu anlamda bolca malzeme var.” dedi.
“Sahaflık, sadece bir ticaret değil”
İstekli, sahaflığı gençlere tavsiye etse de herkesin yapacağı bir meslek olmadığını belirterek, “Sahaflık yapacak kişinin bu işe heves duyması, merakının olması ve sevmesi lazım. Öyle insanlar bu işte başarılı da olur, para da kazanır.” değerlendirmesinde bulundu.
Bahtiyar İstekli, 33 yıllık meslek hayatında kitap, belge, evrak ve fotoğraf olarak çok değerli eşyalarla karşılaştığının altını çizerek, şunları kaydetti:
“Atatürk’ün ve bazı padişahların imzaladığı fotoğrafları, mektupları, Avrupa’da 15. yüzyılda ve özellikle Müteferrika matbaasında basılan kitapları alıp sattım. Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyetin ilk dönemine ait evraklar da elime geçti. Bunların arasında şahsi ve resmi evraklar vardı. Şu an elimde Osmanlı döneminin ilk gazetesi olan ve 1831’de yayımlanmaya başlayan Takvim-i Vekayi gazetesinin ilk 40 sayısı var. Yine Ankara Hükümetinin Kurtuluş Savaşı’nın sesi olması için çıkardığı ve 1920’de ilk kez yayımlanan Hakimiyet-i Milliye gazetesinin ilk 50 sayısı var.”
Sahaflık yaptığı için çok mutlu olduğunu aktaran İstekli, “Sahaflık, sadece bir ticaret değil, sürekli yeni bir şeyler öğrenmeye açık bir iş. Müşterilerimiz, tarihçiler, yazarlar ve sanatçılardır. Bizleri sık sık ziyaret ederler. Onlar sayesinde sahaflarda çok hoş sohbetler oluşur.” ifadesini kullandı.