Adnan Polat ve Abdullah Kiğılı’ya desteksermaye piyasaları uzmanı Sanger’dan geldi: Kapitalizm gömlek değiştiriyor… JP Morgan Chase işareti çaktı

Adnan Polat, yüksek enflasyon, düşük kur ve artan maliyetlerin üretim ve ihracatı durma noktasına getirdiğini söyledi.

Abdullah Kiğılı da benzer bir açıyla Bizi büyük bir felaket bekliyor, 6 ay sonra ürün bulamayacağız” ifadelerini kullandı.

Citibank Asya bölgesinde Citibank’ta Asya bölgesinde dağıtım (distribution) ve kurumsal erişimin başında uzun yıllar görev yapan Paul Sanger’a göre, ABD’nin en büyük finans kuruluşu JPMorgan Chase, 10 yıla yayılan dev “Güvenlik ve Dayanıklılık Girişimi”ni başlattı: Amaç yalnızca finansal kâr değil; üretim, enerji, savunma ve ileri teknolojilerde Amerikan bağımsızlığını yeniden tesis etmek.

Sanger’ın yazısı, Polat ve Kiğılı’yı destekler nitelikte…

ABD finans sisteminin en güçlü aktörlerinden JPMorgan Chase, 10 yıl içinde 1,5 trilyon dolarlık yatırım öngören dev bir planı kamuoyuna açıkladı.

Paul Sanger imzasıyla 15 Ekim 2025’te yayımlanan analize göre, bu “Security and Resiliency Initiative” (Güvenlik ve Dayanıklılık Girişimi) ABD’nin ekonomik güvenliği ve teknolojik özerkliği için atılmış en büyük özel sektör adımlarından biri.

“ULUSAL GÜVENLİĞİMİZ EKONOMİMİZİN DAYANIKLILIĞINA BAĞLI”

Bankanın CEO’su Jamie Dimon, açıklamasında ABD’nin kritik mineraller ve ileri teknoloji bileşenleri konusunda dışa aşırı bağımlı hâle geldiğini vurguladı:
Sanger’a göre bu Amerika, kritik mineraller ve üretim altyapısında güvenilmez kaynaklara fazla bel bağladı anlamına geliyor.

DÖRT STRATEJİK EKSEN

Sanger, planın dört ana başlıkta yapılandırıldığını yazıyor:

1- Tedarik zinciri ve ileri imalat (robotik, ilaç hammaddeleri, kritik mineraller),

2- Savunma ve havacılık (otonom sistemler, güvenli veri altyapısı),

3- Enerji bağımsızlığı (şebeke yenileme, batarya depolama, LNG altyapısı),

4- Yüksek teknoloji (yapay zekâ, kuantum bilişim, yarı iletkenler).

Toplamda 27 alt sektör belirlenmiş durumda; gemi inşasından nükleer altyapıya, nanomalzemelerden savunma elektroniğine kadar geniş bir alan kapsanıyor.

FİNANS STRATEJİDEN AYRILMIYOR
JPMorgan daha önce 1 trilyon dolarlık bir finansman taahhüdünde bulunmuştu. Yeni kaynaklarla bu miktar %50 artırılarak 1,5 trilyon dolara çıkarıldı. Sanger fonun yalnızca büyük şirketlere değil, orta ölçekli üreticilere ve girişim sermayesi ortaklıklarına da yönlendirileceği belirtiyor.

Bankanın hedefi, finansı ulusal güvenlik ve üretim politikasıyla doğrudan bütünleştirmek. Bunun için özel araştırma birimleri ve kamu–özel sektör temsilcilerinden oluşan bir danışma konseyi kurulacak.

Dimon’un ifadesiyle “hemen harekete geçmek gerekiyor”

YENİ DÖNEMİN ADI: ÜRETİM KAPİTALİZMİ
Sanger’a göre JPMorgan’ın hamlesi, Wall Street sermayesiyle Washington’un sanayi politikalarının iç içe geçtiği yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Yatırım, yalnızca ekonomik değil; jeopolitik bir anlam da taşıyor. ABD’nin “Made in China 2025” stratejisine yanıt olarak şekillenen bu plan, “Financed in America 2035” vizyonunu pratiğe dönüştürüyor.

Sanger’ın analizinden öne çıkan diğer bölümler şöyle:

“Banka ayrıca, Jeopolitik Merkezi aracılığıyla özellikle nadir toprak elementleri, kritik mineraller ve teknoloji üretimi alanlarında tedarik zinciri güvenlik açıkları konusunda uzmanlaşmış araştırmalar yürütecek”

“Politika savunuculuğu önemli bir rol oynayacak ve şirket, düzenleyici süreçlerin basitleştirilmesi, Ar-Ge teşvikleri ve endüstriyel önceliklere uygun iş gücü eğitimi için çaba gösterecek”

“Pil metalleri, ileri malzemeler, enerji teknolojisi ve savunma tedarik zincirlerinde faaliyet gösteren halka açık geliştiriciler ve üreticiler için bu hamle, hem özel sermayeye hem de hükümet destekli ortaklıklara erişimin genişlediğinin sinyalini veriyor. Bu eğilimin, sektör genelinde değerlemeleri ve finansman yollarını şekillendirmesi muhtemel”

Uzmanlar amacın ABD’yi tüketen değil üreten ülke haline getirmek olduğu düşüncesinde: Enerji güvenliği, tedarik zinciri dayanıklılığı ve ileri teknoloji yatırımları, 2030 sonrası büyümenin temel motoru olacak ve ulusal güvenlik ile ekonomik strateji birbirine bağlanacak.

Zamanlama da kritik olarak değerlendiriliyor: ABD ekonomisi yüksek faiz ve düşük büyüme döngüsünde. JPMorgan, sermayeyi finansal varlıklardan çıkarıp reel yatırımlara kaydırıyor, bu da finansal paradigmada köklü bir değişimi gösteriyor ve önümüzdeki 10 yılın stratejik yatırımlarını belirliyor.

Plan, yalnızca ekonomik değil, jeopolitik bir hamle. Kritik tedarik zincirleri, enerji altyapısı ve ileri teknolojiler ABD’nin Çin karşısındaki stratejik üstünlüğünü belirleyecek. Bu, finansal sermayenin ulusal stratejiyle doğrudan bütünleştiğinin göstergesi.

Riskler büyük ama potansiyel getirisi de muazzam. ABD, üretim kapasitesini artırarak kritik sektörlerde kendine yeter hâle gelebilir, stratejik bağımsızlık kazanır ve enerji ile teknoloji altyapısını kontrol edebilir.

Finans ve üretim arasındaki bu yeni ilişki, kapitalizmin yeni fazını temsil ediyor. Sermaye sadece kâr aracı değil; strateji ve ulusal güvenliğin en önemli araçlarından biri haline geliyor.

Uzmanlara göre JPMorgan’ın yatırımları, özel sermaye ile devlet çıkarlarının birleştiği “melez bir model” yaratıyor. Bu model, ABD’nin üretim, enerji ve teknoloji bağımsızlığını garanti altına almak için kritik öneme sahip ve yeni dönemin adı: Üreten Kapital.

Çeviri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir