Yaşlıların jinekolojik sorunları neler

Yaşlılık döneminde pek çok jinekolojik hastalık görülebiliyor. O dönemde bu kişilerin vücutlarındaki değişimleri çok dikkatli takip etmeleri gerekiyor. O belirtileri Kadın Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Mine Kiseli açıkladı. İşte o rahatsızlıklar…

Dermatolojik hastalıklar: Vulvada deri, yaşlanma ve uzun süreli östrojen eksikliği sonucunda direncini kaybederek mekanik travmaya ve kimyasallara karşı hassas hale gelir. Genital bölgede mantar enfeksiyonu vulvar kaşıntıya yol açabilmektedir. Ayrıca bu bölgede uzun süre devam eden kaşıntı, ciltte renk değişikliği, beyazlama veya ciltte kabalaşma gibi bulgular cilt hastalıklarının belirtisi olabilmektedir. Bu tür semptomlarda altta yatan bir kanserin atlanmaması için biyopsi gerekebilir.

Genital organ sarkması: Yaşın ilerlemesiyle birlikte cildin destek dokusu zayıflar. Vajinadaki epitel doku incelir ve katlantıları azalır. Kabızlık, sürekli öksürmeden kaynaklı akciğer problemleri, bağ dokusunun zayıf olması, geçmişte zor veya kilolu bebek doğum öyküsü gibi ilerletici faktörlerin varlığı nedeniyle mesane, rahim ve bağırsakta aşağıya doğru sarkmalar meydana gelebilir.

Hastaların en sık şikâyeti, ele gelen kitle veya şişliktir. Ayrıca hastanın idrarını yaparken zorlanması, mesaneyi tam boşaltamama hissi veya gaita yapmada zorluk yaşaması gibi şikayetleri de olabilir.

Cinsel disfonksiyon: Menopoz dönemindeki kadın; cinsel istekte azalma, yetersiz ve geç uyarılma, orgazma ulaşmada güçlük, orgazm yoğunluğunda azalma ve cinsel birliktelik sırasında idrar kaçırma gibi sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Menopoz öncesi cinsel aktivite düzeyi, psikolojik faktörler ve partnerin performansı cinsel sorunlarda önemlidir.

Osteoporoz: Yaşla birlikte ortaya çıkan kemik yoğunluğunda azalma menopozdan sonra hızlanır. Genelde sessiz seyreden osteoporoz omurgada eğrilmeyle, çökme kırıklarıyla ve hafif travmada bile oluşabilen majör kırıklarla kendini gösterebilir.

Jinekolojik kanserler: Yaş ilerledikçe jinekolojik kanserlerin görülme sıklığı artmaktadır. Rahim iç tabakası kaynaklı rahim (endometrium) kanserleri genellikle kanama ile erken dönemde bulgu vermektedir. İlişki sonrası kanama, kötü kokulu akıntı rahim ağzı yani serviks kanserlerinin bulgularındandır. Yumurtalık kanseri de yaklaşık yüzde 70 olguda ileri evrede, karın şişkinliği, hazımsızlık, gibi şikâyetlerle tanı almaktadır. Diğer jinekolojik kanserlere göre daha az görülen vulva kanserlerinde uzun süreli kaşıntıyla gözle görünür bir lezyon bulunmaktadır.

Postmenopozal kanama: Bir yıl boyunca adet görmeyen kadına menopoz tanısı konmakta ve tüm menopoz sonrası kanamalar, bir hekim tarafından değerlendirilmeyi zorunlu kılmaktadır. Genellikle östrojen azlığı nedeniyle ortaya çıkan bu kanamalar, rahmin endometrium tabakasından kaynaklı kanser bulgusu da olabilmektedir. Bu durumda doktor tarafından rahim iç tabakasından örnekleme önerilebilir. Ayrıca rahim ağzından kaynaklı lezyonlar veya kanser öncüsü lezyonlar da kanamaya yol açabilir.

Yaşlılık döneminde karşılaşılan jinekolojik hastalıkların erken tanısı mümkün mü?

Yaşlılık döneminde karşılaşılan problemler hastalar tarafından olağan karşılanmakta ya da önemsenmemektedir. Ancak unutulmamalıdır ki çoğu hastalık, erken tanı ile müdahale edildiğinde gerilemekte veya erken tanı ile bu hastalıklara çözüm bulunabilmektedir.

Jinekolojik kanserlerde rutin muayene çok önemlidir. Yumurtalık kanseri için bir tarama testinin olmaması ve genellikle hastalığın ileri evrede bulgu vermesi dezavantajdır. Ancak kanama nedeniyle erken evrede tanı alabilen endometrium kanserinde kanama ile erken evrede tanı alınmakta ve tam tedavi imkânı yüksek olmaktadır. Bu nedenle yaşlılıkta görülen sağlık problemleri azımsanmamalı ve düzenli takipler yapılmalıdır.

Yaşlı bireyler düzenli olarak hangi kontrollerden geçmeliler?

Ultrasonografik değerlendirmeyi de içeren yıllık rutin jinekoloji kontrolü herhangi bir şikâyet olmasa da yapılmalıdır. Amerikan Kanser Derneği’nin son önerileri doğrultusunda serviks kanseri taraması, pap smear ve HPV testi ile gerçekleştiriliyorsa beş yılda bir; sadece pap smear ile gerçekleştiriliyorsa üç yılda bir yapılmaktadır. Serviks kanseri taraması, önceki taramaların negatif ve servikste yüksek dereceli lezyon öyküsünün olmaması durumunda 65 yaşında sonlandırılmaktadır. Ayrıca meme kanseri taramasına 40 yaşında başlanılmalı ve orta riskli hastalar için 75 yaşına kadar yılda bir veya iki yılda bir sürdürülmelidir. 75 yaş sonrası için hastanın sağlık durumuna göre karar verilebilmektedir.

Yaşlı kadınlarda meme ve jinekolojik muayene dışında kolorektal kanser taraması, görme ve işitme muayeneleri de yapılmalıdır. Sonuç olarak, yaşlı hastalarda özellikle jinekolojik kanserler, vulvar hastalıklar, pelvik organ sarkmaları ve osteopo­rozun erken tanınması ve uygun tedavisi çok önem­lidir.

Genitoüriner sendrom: İdrar deliği (üretra) ve vajen girişinin olduğu kadın dış genital bölgesine vulva adı verilmektedir. Östrojen hormonunun ciltte ve kemikte kolajeni desteklemesi, genital ve üriner sistem fonksiyonu için önemlidir. Menopoz süreci östrojen seviyelerinin azalmasıyla karakterizedir. Östrojen eksikliğiyle ve yaşın ilerlemesiyle birlikte kolajen desteği zayıflamaktadır. Vajen ve üretra mukozası incelir, elastikiyeti azalır. Hastalarda vajende yanma, akıntı, kaşıntı, kuruluk hissi, ilişki esnasında acı, hatta bazen tahrişe bağlı ufak kanamalar, sık idrara gitme veya idrar kaçırma gibi bulgular görülebilmektedir. Atrofik vajinite bağlı akıntı genelde sulu beyaz bir akıntıdır.

İdrar şikâyetleri: Genç ve orta yaşlı kadınlarda yüzde 5’in altında görülen idrar yolu enfeksiyonları yaşla birlikte önemli oranda artmaktadır. Üretra, onu çevreleyen dokuların incelmesiyle fiziksel travmaya daha hassas hale gelmektedir. Herhangi bir şikâyet olmadan idrarda bakteri bulunması 65-70 yaşlarında yüzde 15-20 olabilirken bu oran 80 yaş üzerinde yüzde 20 hatta yüzde 50’ye kadar çıkabilmektedir.

İdrar kaçırma, her yaşta kadının yaşam kalitesini etkileyen bir sıkıntıdır. İdrar yolu enfeksiyonları yaşlı kadınlarda daha sıklıkla görülmektedir. İlerleyen yaşla birlikte kaçırmanın şiddeti ve ciddiyeti artabilmektedir. İdrar kaçırma şikâyeti; öksürme, hapşırma gibi karın içi basıncın arttığı durumlarda olabildiği gibi ani bir hisle tuvalete yetişememe şeklinde de olabilir.